EĞİTİM UZMANI (Pedagog) REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANI EMEKLİ MİLLİ EĞİTİM MÜFETTİŞİ ALİ (Muhammet) YILDIRIM İLE YAPILAN ROPORTAJ
Emekli Milli eğitim Müfettişi Ali (Muhammet) yıldırımYönetici: Değerli okurlarımıza Balıkesir’den, Öğretmen, Eğitim uzmanı(pedagog),rehberlik ve Psikolojik Danışmanı, emekli Milli Eğitim müfettişi ile buluşturacağız. Hocam sohbetimize başlamadan önce kendinizi okurlarımıza tanıtırmısınız.? 1955(küçük yazılmıştır.)yılında baltacılı köyünde Hacı Mehmet yıldırım’ın 4.çocuğu olarak dünyaya geldim. İlkokulu köyde, ortaokulu Çaykara’da okuduktan sonra Edirne öğretmen Okulundan 1972 yılında mezun oldum. Aynı yıl Erzincan İli Tercan İlçesinde öğretmenlik görevine başladım. Askerlik görevini Erzincan Kemaliye askerlik şubesinde 1977 yılında tamamladıktan sonra Sakarya’ya atandım. Bu arada beş yıl başarılı öğretmenlik yapanların sınavlarına başvurabildiği ve çok zorlu sınavları kazanarak 1978 yılında Gazi Üniversitesi Pedagoji bölümüne girdim. 1982 yılında pedagog olarak mezun oldum. Eğitimin her kademesinde; öğretmen idareci, uzman, rehberli ve psikolojik danışman, Milli Eğitim müfettişi olarak görev yaptım. Ek Branşım olan özel eğitim ve rehberlik alanında birçok projenin fikir babalığını yaptım. Halen Dünya Bankası tarafından desteklenen Türkiye ve Dünya’da deprem riski olan ülkelerde uygulanan “DEPREM REHABİLİTASYON” projesi tamamen bana aittir. Türkiye genelinde özel eğitim alanında faaliyet gösteren birçok derneğin kurulmasına öncülük ettim. 25 yıl hizmet ettikten sonra 1998 yılında emekli oldum. Ara vermeden özel dershanelerde idarecilik ve Psikolojik danışman olarak çalıştım. 1999 ve 2002 seçimlerinde iktidar partisinden Balıkesir milletvekili adayı oldum. İyi bir sıralama sağlamama rağmen yaşadığım bazı talihsizliklerden dolayı seçilmek nasip olmadı. Daha sonra bir partinin iki yıl Balıkesir İl Başkanlığını yaptım. Halen bir özel Rehabilitasyon merkezinde Rehberlik ve Psikolojik Danışman olarak çalışmaktayım. Evli olup, biri erkek üçü kız(ikiz kızım var)dört çocuk babasıyım.
Yönetici: Sayın Hocam, uzun yıllar eğitim uzmanı (Pedagog) milli eğitim müfettişi olarak görev yaptınız. Okuyucularımıza pedagog konusunda bilgi verirmısınız. Yıldırım: Pedagog demek; herkesin anlayacağı şekilde anlamı eğitim uzmanlığıdır. Pedagoji ise eğitim bilimlerinin tümünü kapsayan özel bir alandır. Öğretmenlerin müfettiş olmak için okumak zorunda oldukları ve girmeyi çok istedikleri bir bölüm durumundaydı. Mezun olduğumuz bölümün bugün tam karşılığı yoktur. Kapatılarak başka yetiştirme şekilleri uygulamaya konmuştur. Benzer alan söz konusudur. Yeniden eğitim uzmanlığı alanı uygulamaya konulmalıdır. Çünkü öğretmenlere ve insanlara yol göstericilik yapmak eğitimin bütün alanlarında yetkin olmakla mümkündür.
Yönetici: Sayın Yıldırım, Ailelerin çocuklarını yetiştirmede sıkıntıları var. Bilimsel olarak eğitimin planlanması için ailelere önerileriniz nelerdir.? Yıldırım: Aileler çocuklarının eğitimlerini küçük yaşlardan itibaren planlamaları lazım. Okul öncesinden başlanacak planlamayı devlet finanse etmeli ve yönlendirmelidir. Toplumun büyük bir kesimi bu konuda problem yaşamaktadır. Devlet aileleri bilinçlendirme görevini eksik yapmaktadır. Çocukları yetiştirme işi tamamen ailelerin omuzlarına ve ticari amaçlı açılan kurumların insafına bırakılmayacak kadar önemlidir. Aileler çocuklarının gelişimlerini küçük yaşlardan itibaren takip etmeli, kapasiteleri hakkında bilgi sahibi olmaları gerekir. Bunu yaparken devlet kurumlarından ve uzman görüşlerinden yararlanmak doğru olur. Böylece çocuklarımızın neler yapabileceklerini biliriz. Ailenin ve Devletin imkânları da dikkate alınarak planlama yapılır. Planlama yapılırken ailenin, devletin, toplumun, piyasanın beklentilerini dikkate alınır. Çünkü beklentiler, nasıl bir birey? İstenildiğini belirler. Beklentilerin birbirine uyumlu olması planlamada kolaylık sağlar ve başarılı sonuç alınır. Ayrıca okul-öğretmen-aile işbirliğine özen gösterilmeli. Çocuklarımıza sorumluluk alma alışkanlığı kazandırmalıdır. Böylece planlı çalışma alışkanlığı ederler ve kapasitelerinin gerektirdiği sonucu elde ederler. Onlara moral aşılayın ve imkân sağlayın. Çocukların eğitimine ve onlardan beklentilerinize duygusallık karıştırılmamalıdır. Günümüzde eğitimden çok öğretim ön plandadır. Böyle olunca çocuklar yarış atı gibi görülmekte ve ailelerin duygusallıkları da işe karışınca problemler yaşanmaktadır. Günlük ortamlar çocuklarımızın davranışlarını çok olumsuz etkilemektedir. Ailelere çok fazla yük binmekte, devletin yapması gerekenleri de aileler yapmak zorunda kalmaktadırlar.
Yönetici: Sayın Yıldırım, Uzun yıllar eğitim uzmanı olarak çalıştınız. Ülkemizde uygulanan eğitim sistemimizden bahsedermisiniz. Eksikleri varsa nelerdir.? Yıldırım: Eğitim sistemi baştan aşağıya yeniden gözden geçirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı olmuş Milli Öğretim Bakanlığı. Eğitim sistemi problem çözen değil problem üreten yapıdadır. Ezbere dayalı ve öğrencileri bazı okulları kazanmaya şartlandıran bir sistem. Çocukların ve Gençlerin oyun, eğlence ve sosyal aktiflik ihtiyaçları dikkate alınmıyor. Bu durum evlatlarımızın sosyal, psikolojik ve kültürel yönden sağlıklı gelişmelerine engel olmaktadır. Eğitim sistemi temel değerlerimizi öğrencilere aktarabilmelidir. Eğitim sisteminin temel sorunlarından biri de toplumsal katmanlar arasındaki farklı koşulların olması ve eğitsizliklerin yaşanmasıdır. Eşitsizlik geçen zamana oranla daha fazla ortaya çıkmaktadır. Ayrıca eğitim senkronize edilmeli, çağımızın teknolojik ve bilimsel gelişmelerine uygun eğitim programlar uygulanmalıdır. Mesleki eğitim çok ciddi olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Nitelikli elaman yetiştirmeye özen gösterilmelidir. Gençlerimizi Avrupa ve kalkınmış ülkelerdeki emsalleri gibi yetiştirmeliyiz. Globalleşen dünyada insan akışları sınır tanımıyor. Böyle bir durumda dünyanın neresine giderse gitsinler gittikleri her ülkede uyumsuzluk çekmeden çalışabilecek şekilde bireyler yetiştirmemiz gerekir. Bu şekilde bireyler yetiştirirsek başka ülkeler bize daha çok saygı duyar ve önem verir. Kısaca ne yaptığını bilen ayaklarının üzerine sağlam basan ve önemli olduğunu anlayan bireyler yetiştirmeliyiz. Yüksek öğretimde de ifade ettiğim şekilde elaman yetiştirmek zorundadır. Eğitimden; ailelerin beklentileri, sistemin beklentileri, çocuğun beklentileri, piyasanın beklentileri farklılıklar göstermektedir. Bu farklı beklentiler bozuk olan sistemi daha çok bozar ve ne yapmak istediği bilemez hale getirir. Bu bakımdan beklentiler arsında uçurumun olmamasına özen göstermek gerekir.
Yönetici: Sayın hocam, Önümüzde Üniversite sınavları olacak, sınav öncesi ve sonrasında öğrenci kardeşlerimize önerileriniz varmı.? Ayrıca velilere neler söylemek istersiniz.? Yıldırım: Sınava kadar olan sürede çok fazla konu öğrenemezler. Bildikleri konulardan çokça soru çözsünler ve zaman ayarlı çalışsınlar. Bu arada eksik konulardan daha fazla net çıkarabileceklerine çalışsınlar. Sınav sırasında; heyecanlarını kontrol etmeleri başarının birinci ve temel şartıdır. Heyecan cevaplara şüphe ile bakmayı ve vesveseyi artırır. Şüphe ile karar verilen cevaplarda yanlış oranı yüksek olur. Soruları bir defada okuyup çözmek gerekir. Çünkü sorunun çözümüne ayrılan zaman fazla değildir. Bir soru birden fazla okunursa ondan sonra gelen sorunun cevap süresini kısaltmış oluruz. Böylece süresi dolunca bazı soruları okuyamayacağız demektir. Çünkü soruların belli bir sürede çözülmesi istenmektedir. Yani zamanı iyi kullanan avantaj sağlar. Soruyu dikkatli okuyup doğru seçeneği bulamıyorsanız ilk defa doğruluğuna karar verdiğiniz seçeneği işaretleyin. Sizi çok yoracak soruları geçin ve bildiklerinizi cevapladıktan sonra ikinci turda bu sorulara tekrar bakınız. Bilmediğiniz sorulara cevap verme zorunluluğunuz yoktur. Veliler sınavdan önce çocuklarına moral versinler. Sınava kadar havaların değişkenliğini dikkate alarak onları hasta etmesinler. Sınavda gerekli olan araç ve gereçleri iki gün önceden hazırlayın. Sınavda yanınıza su ve bir iki tane şeker alın. Şekerleri belli aralıklarla çiğneyin. Hiç kimse bilerek başarısız olmak istemez. Hele çocuklar anne ve babalarının karşısına hiçbir zaman başarısız olarak çıkmak istemezler. Planlarınızı tek seçenekli yapmayın.
En iyisini, en yükseğini hedefleyin fakat değişik sonuçlara göre de planlarınız olsun. Sınav sonrasında yaptığınızı kontrol ettikten sonra dinlenin ve sonuçlar açıklanıncaya kadar sınavla ilgili konuşma yapmayın. Veliler çocuklarınız ne sonuç alırsa alsınlar onları azarlamayın. Çünkü yine eğitimlerine devam edecekler. Ellerinden ne geliyorsa onu yaptıklarına inanın. Başarı elde ettiklerinde abartılı olmayan ödüllendirmeleri deneyin.
Yönetici: Sayın Yıldırım, Dünya’daki hemşerilerimizi buluşturduğumuz sitemizle ilgili düşüncelerinizi okuyucularımızla paylaşırmısınız ? Yıldırım: Site yönecisi olarak sizleri kutluyorum. Çünkü bu şekildeki bir çalışmayla teknolojiyi insanların hizmetine sunmuş oldunuz. Bu sayede geçmiş yıllarda tanıdıklarımızı yeniden görüyoruz, yeni gençler tanıyoruz, kendimizi başkalarına ifade ediyoruz, hatırlanmamıza ve tanınmamıza yardımcı olunuyor. Bana göre çok büyük bir hizmet. Siteye her baktığımda holaysa’ya gitmiş ve başka bir holaysalıyı görmüş oluyorum. Çok yetenekli gençler vardır. Bunlara gelecek zamanlarda mutlaka yer vereceğinize inanmaktayım. Gençler bu siteden yararlanarak birbirleri ile tanışmayı ve iletişim kurmayı denesinler. Birbirlerini tanıdıkları zaman sitenin ne kadar önemli iş yaptığını daha iyi görecekler.
Yönetici: Memleketten uzakta Balıkesir’de yaşıyorsunuz. Köyle bağlantınız varmı.? Eski anılarınızla ilgili neler anlatmak istersiniz.? Yıldırım: Evet epeyce bir zamandan beri Balıkesir’de yaşıyorum. Köyle bağlantım devam ediyor. Ancak bu güne kadar yoğunluğum nedeniyle şıkça gidip gelemedim. Zannediyorum ki bundan sonra daha fazla gidip geleceğim. Eski anılarım o kadar çok ki hüzünlü olan var, heyecanlı olan var, sevinçli olanlar var. Hepsini açıklamam çok zaman alır. Hafızamda hala canlılığını koruyanlardan bazılarını maddeler halinde belirteyim. 1-Bayramlarda namazdan çıkar çıkmaz cami kapısından çıkan büyüklerimizin elini öpmek için verdiğim mücadele ve yaşadığım heyecanı, 2-Bayramdan sonra asimatoda toplanıp bayram şenlikleri yapmamızı ve büyüklerimizin bizi güreştirmelerini, 4-Değirmen taşı taşınırken onca uğultunun arasında değirmen taşının üzerine insanların çıkarak mermi atması olayını, 4-yaylalarda özellikle çayır kesme zamanı ot kukullarından da yararlanarak oynadığımız parola oyunu, 5-Yaylada ziğoyride ereyici olma zevkini, 5-Ramazanda tenekeden yapılmış boru çalarak iftar vaktini duyurma zevkini, 6-Özellikle güz vakti köyden ayrılıp giderken kasrislardan aşarken köyün sararmış bir şekilde kaybolma durumundaki hüznü, 7-Çayır imecelerinde önümdekini sıradan çıkartmamdan duyduğum hazzı, 8-Yayla yolarında ve gurbete giderken kavalla çalınan yol ve gurbet havasını dinlerken hissettiğim garipliği unutamam.
Yönetici: Sayın Yıldırım, Bilindiğiniz üzere köylerimiz adına bir dernek kuruldu. Hemşerilerimize bu konu hakkında neler söylemek istersiniz.? Yıldırım: Yaşadığımız yerlerde dernekler kurup aramızda dayanışmamızı sağlıyoruz. Fakat bugüne kadar köy derneğinin kurulmaması büyük bir eksiklikti. Bu eksikliği giderenlere sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Bireyciliğin ve kendini kurtarmanın ön planda olduğu bir zamanda köy ve köylülerimiz adına zamanlarını harcamayı göze alan Dernek Yönetimine saygı duymayı bir görev biliyorum. Derneğin amaçları da çok güzel belirlenmiştir. Özellikle uzaklarda bulunan gençlerimizin köy ile bağlarının kuvvetlendirilmesi çok önemlidir. Unutmayalım ki köy yolunun yapılmasındaki parasal destek 1970’lerde Almanya’da çalışan gençlerimizden temin edilmiştir. Şimdi yüzlerce gencimiz köyün dışında yaşamakta ve köy ile irtibatları kesilmek üzeredir. Bu gençlerin birbirlerini tanımaları çok önemli bir sosyal ihtiyaçtır. Değişik yerlerdeki insanlarla arkadaş oluyorlar ve başka kültürlerle içli dışlı oluyorlar. Hatta öyle oluyor ki kültürümüzden çok uzakta olan insanları da hayatlarımıza ortak etmek zorunda kalıyorlar. Nitekim kendi kültüründen olan insanlarla tanışmış olsalar hazır bir arkadaş topluluğuyla karşılaşmış olacaklar. Bu gibi konularda da amaç belirlemiş olan Köy Derneğinin köylülerimiz tarafından her şekilde ve her koşulda desteklenmesi gerekir. Köyü sevmenin ve Holaysalı olmanın tescili de böylece ortaya çıkmış olacak. Bütün köylülerimizin bundan memnunluk duyacağını biliyorum. Köy için kıymetli zamanlarını harcayacak olan Dernek Yönetim kuruluna ALLÂH’TAN başarılar diliyorum. Şahsım olarak her türlü desteği vereceğimi, dernek tarafından verilecek her sorumluluğu yapmaya hazır olduğumu bildiririm.
Yönetici: Sayın Hocam, bizleri kabul ederek çok değerli fikirlerinizi paylaştınız. Aynı zamanda kendinizi okurlarımıza tanıttınız. Site yönetimi adına sizlere şükranlarımı sunuyorum. Emeklilik yaşamındaki çalışmalarında başarılar dilerim. Yıldırım: Asıl ben teşekkür ederim. Site yöneticisi olarak sizleri kutlar yaptığınız bu önemli işte başarılar dilerim. Tüm Holaysalılar benim yanımda birinci sınıftır. Hepsine sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Röportaj: Kemal ÇUMAN
İRTİBAT:
GSM: 0-505-519 84 30
e-posta: kemal.cuman@turktelekom.com.tr