
Bir önceki yazımızda TS’un şampiyon olamaması ile ilgili bir yazı yazdık. Yazıya gelen tepkilere cevap mahiyetinde konuyla ilgili ikinci bir yazı yazmak mecburiyeti doğdu.
Öncelikle şunu belirteyim, Çaykara Gazetesi’nde yazdığım yazılar, ülke geneline hitap eden bir haber portalında yazdığım yazılarla paralel yazılar mahiyetinde. Önceki yazıma yorum yapan kardeşimizin dediği gibi yeni bir portal kurmama gerek yok, zaten bir kaç haber portalında yazmaktayım.
Oralarda yazdığım her yazıyı da Çaykara Gazetesi’ne koymuyoruz; politika işin içine girmesin diye…
Son yazı buna istisna oldu. TS’un şampiyonluğu meselesinde siyaset o kadar olayın içindeydi ki soyutlayamadık.
Fikirlerimiz eleştirilmez değildir, eleştirilmelidir. Lakin bu yazıya en büyük tepkiyi gerek yorum gerekse de mesaj kabilinden Trabzon okurundan almam garip kaçtı.
Evet, doğrudur. Trabzonspor’u şampiyonluktan eden öncelikle kendisidir. Umut’tur, Yattara’dır, yönetimin eksik transfer anlayışıdır. Sadri Şener’in “laubali” bulduğum yönetim anlayışıdır.
Ama bu, rakiplerin ayak oyunlarını “meşrulaştırmaz”…
Ankaragücü, Kayseri, Antalya ve nihayet Eskişehir maçlarını hatırlayınız.
Eskişehirspor maçında yırtınan bir çocuk vardı, hatırlıyor musunuz? Sezer. Maçın ertesi günü Fenerle pazarlık ettiği ortaya çıktı…
Kayserispor’un koltuğunun altından gol kaçıran, Fener’den kiralık kalecisini hatırlıyor musunuz?
Bana kızan arkadaşlar, Eskişehirspor antrenmanını hangi partinin vekil adayları tarafından ziyaret edilip Başbakan’ın “gözü-kulağı” meselesinden bahsettiğini biliyorlar mı?
Buca’ya mesaj çakan açıklamayı ben yapmadım nihayetinde. Hatırlıyorsunuzdur, Başbakan’ın açıklamasına Aziz Yıldırım “aman Başbakanım!” tepkisini vermişti…
Bunları hatırlamayıp, siyasi “hassasiyet”ten ötürü peşinden gittiği insana toz konduramayanlar tabii ki Albayrak’ı hiç hatırlamayacaktır.
Hani şu, İstanbul Büyükşehir Belediyespor’dan TS’un başına siyasi operasyonla kondurulan Başkan…
TS’un bütün değerlerinin kaçmasına sebep olan…
En son olarak da Trabzonspor’a verileceği ilan edilen Limanın hediye edildiği Albayrak’tan bahsediyorum…
Limanı alınca sıvışan Albayrak’tan.
TS’un şampiyon olamamasını kendi beceriksizliğine yorup, siyasi müdahaleyi görmemek için “hafsalasını” zorlayan arkadaşlar Albayrak’ın siyasi ilişkilerine ve seyr-i sülukuna da bir göz atıversinler…
Biraz zor olacak ama, zihin açıcı olacaktır; kanaatimce…
Yani bu iş, yeni değil; geçmişi var…
Peki bunu yapan siyasetçi, bu işi “şuurlu” bir şekilde mi yapıyor? Tabii ki, hayır. Gayet basit gerekçelerle, Fenerbahçelilik şuuruyla yapıyor. O da benim gibi bir takıma sevdalı ve gereğini yapıyor.
Ama aramızda bir fark var, o Başbakan ben ise “kıytırık” bir köşe yazarıyım…
Koskoca Başbakan her Trabzon – Fener tartışmasında “Fenerbahçelilik” şuurunda hareket ediyorsa bizim gibi “basit” insanların da Trabzonluluk şuuru ile hareket etmesi doğaldır, zannederim.
Siyasi "takıntılarımız" memleketimizin meselelerinde, illaha ki siyasi muhibbimizin cenahında bulunmamızı gerektirmez. Sevdiğimiz liderlerimiz de hata yapabilir; onlar da bizim gibi insan netekim...
Ve yerleşik düzene karşı "isyan" hali de her daim "siyaset" değildir. Hele hele bizim gibi "muhalefet"in genetik bir haslet olarak temayüz ettiği topraklarda...
Konuya dönelim…
Başta dediğim gibi, TS tabii ki takım olarak hatalar yapmıştır, şampiyon olamamasında kabahati vardır.
Ama bu “kabahat”, ayak oyunlarını, siyasetçi müdahalesini ve yapılan haksızlığı “meşru” görmemize gerekçe olamaz …
Selametle…
