Yazı Boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Em.Albay Bayram GENÇCAN
bgenccan@gmail.com
Trabzon'lu Olmak-2
24 Ağustos 2010 Salı Saat 20:18

İstanbul’dan gelen ve hemen yanımda oturan doktor arkadaş, bir şekilde Trabzon Çaykara’lı olduğumu öğrenmişti. Manalı bir şekilde tebessüm etti. Çalışmanın başlamasına az bir süre kala yakınımızda bulunan gruba, memleketim ile ilgili bir şeyler anlatmak istediğini söyledi. Diğerlerinin de kulak kabartmasıyla bir yolculuk, üç olayda, biraz da mizah dolu gerçek bir hikaye ile insanımızı anlatmak için müsaade istedi. Buyurun dedik. Duyduklarım beni şaşırtmadı, “Trabzonlu olmak” gururumu hiç incitmedi. Aksine, hoşuma gitti. Bu yazımda, sizlerle doktor arkadaşımızın keyifli anekdotunu paylaşmak istedim.

Doktor arkadaşımız, İstanbul’da Karadenizlilerin çok yoğun olduğu bir mahallede yaşıyor. Yaşam tarzı değişik. Yamaç paraşütü yapıyor, işine motosiklet ile gidiyor. İyi komşuluk ilişkileri içerisinde olduğu mahalle sakinlerine Trabzon’a, Uzungöl’e yamaç paraşütü yapmaya gidiyorum diyor. Komşuları yamaç paraşütünün ne olduğunun öğrenince bizim doktora, gitme oralara, seni vururlar diyorlar. Bizim doktor şaşırıyor, bir anlam veremiyor. Niye vursunlar ki beni diyor. Grupla birlikte yola koyuluyor.

Hepiniz doğru söylüyorsunuz, ben yalan, öyle mi?

İlk olay Trabzon’dan Of’a yaklaşırken yaşanıyor. Yanlarından geçen bir otomobildeki hemşerimiz, kızgın bir şekilde minibüslerini durdurmaya çalışıyor. El kol hareketleri yapıyor. Belli ki bir şeye çok kızmış. Bizimkiler, her halde bize değildir diyorlar, önemsemiyorlar. Kısa mesafede karşılıklı birkaç sollamadan sonra anlıyorlar bir şeyler olduğunu. Nihayet ileride bir yerde trafik polisini bulan hemşerimiz minibüsü durduruyor ve trafik polisine minibüsten kendisine maden suyu şişesi fırlatıldığını, şikayetçi olduğunu, işlem yapılmasını istediğini söylüyor. Olay uzuyor. Hemşerimi ikna etmek mümkün değil. Diğer yolcular da minibüsten iniyor ve polisin yanına gidiyorlar. Neredeyse tamamı, minibüste maden suyu içilmediğini, dolayısıyla şişe olmadığını, minibüsten dışarıya şişe veya başka bir şey atmadıklarını anlatmaya çalışıyorlar. Hemşerimi sakinleştirmek imkansız. Tek başına kalabalıkla mücadelesini kaybetmek üzere olduğunu anlayınca, hem polisleri, hem de grubu kıran lafını patlatıyor: “Yani siz 20 kişi, doğru söylüyorsunuz, ben yalan söylüyorum, öyle mi”.

Seni değil ama paraşütünü vururlar.

İlk raundu atlatan grup yolculuğa devam ediyor. Çaykara’nın kıvrımlı yolları, eşsiz manzarası derken Uzungöl’e varıyorlar. Kamp yerindeki hazırlıkların tamamlanmasını müteakip ilk keşif, yamaca intikal, tırmanış planları ve iniş sıralaması yapılıyor. İnebilecekleri yerlere bakıyorlar. Gölü sağınıza aldığınızda tesislerin biraz ilerisinde araçların park etmesi için ayrılmış bir alan bulunuyor. İniş yeri olarak burası belirleniyor. Sabahın erken saatlerinde araçlarını uygun bir yere bırakıp yamaca tırmanmaya başlıyorlar. İniş yerini tekrar kontrol ediyorlar, iniş yerinde sorun yok. Manzara müthiş, ağızlar açık, hayranlık had safhada. Nasıl bir yer burası, cennette miyiz soruları. Yamaca tırmanış tamamlanıyor. Şimdi uçuş zamanı. Hazırlıklar son kez kontrol ediliyor ve paraşütler açılıyor. Havada süzülen paraşütlerin, aşağıdaki yeşillikle ahengi muhteşem Ormanın ve yukarıdan bakıldığında Uzungöl’ün görüntüsü olağanüstü. Paraşütçüler için olağan üstü olanlar, bizimkiler için pek değil. Ama, o da ne? Silah sesleri !! Yolunda gitmeyen bir şeyler var. Aşağıdaki hemşerilerimiz gökyüzünde süzülen yamaç paraşütlerini görünce tabancalarını hedefe doğrultuyorlar ve bulunmaz fırsatı kaçırmıyorlar. Havada süzülen hareketli hedeflere, paraşütlere ateş etmeye başlıyorlar. İstanbul’daki hemşerilerimin söyledikleri doğru çıkıyor. Paraşüt ekibi, gelen sesleri duyunca, önce kendilerine sonra paraşütlerine bakıyorlar. Şükür, vücutta delik yok. Paraşütte var mı bilinmez. Manzara falan unutuluyor. Yukarıda hayırlısı ile postu deldirmeden nasıl ineriz, aşağıda hedefi nasıl tuttururuz hesabı.

Paraşüte selektör, “yer benim” !!!

İlk panik atlatılıyor. Paraşütlerin durumu fena değil, yolcularını indirecek durumda. Aşağıdakilerin menzilinden de uzaklaşınca bir süreliğine de olsa süzülmenin doyumsuz keyfi yaşanıyor, sonra iniş hazırlıkları yapılıyor. Paraşütler, sabah belirlenen iniş yerine yönleniyor. İşler havada şimdilik yolunda. İniş gerçekleşmek üzere. Fakat paraşüt ekibi, aşağıda sabah iniş için planladıkları yeri bulmakta zorlanıyorlar. İniş yerinin neredeyse tamamı arabalarla dolmuş.  Ya göle inecekler, ya da araçların üzerine. Paraşütteki doktor arkadaş, iniş yerinde kendine yetecek bir boşluk bulmuş, bir hamle ile oraya yöneliyor. Aynı anda, bir kamyonet de o boşluğu görmüş ilerliyor. O boşluğa ya paraşüt inecek, ya kamyon park edecek. Kamyon şoförü hemşerim, paraşütün hızla park alanındaki boşluğa inmek üzere olduğunun görünce bir taraftan kornasına abanıyor, diğer taraftan havadaki paraşüte selektör yapıyor. Bizim doktor, gözleri fal taşı gibi açık, inecek başka yerim yok diye bağıra bağıra kamyonet şoförünü ikna ediyor.

Doktor arkadaş, bir yolculuk, üç gerçek olayda insanımızı anlattı, fıkra tadında. Hiç itiraz etmedim. Dedim ya, hoşuma gitti hemşerilerimin yaptıkları. Bu anlatılanları bu dünyada başka hiç kimse yapamaz, başaramaz, dedim. Budur dedim, budur bizim insanımız. Bir kere daha gurur duydum oralardan bir yerlerden olmaktan.

Tekrarladım; “Siz Trabzon’da, Çaykara yaşayanlar! Trabzon dışında yaşarken Trabzonluyum demenin hazzını bizim kadar bilemezsiniz, anlayamazsınız”.

Hepinize selam ve hürmetlerimi sunuyorum.

Ramazanınız mübarek olsun. Bayramınız huzurlu ve sağlıklı olsun şimdiden.

 

Bu makale toplam 3160 defa okundu.
Trabzonlu Olmak Ayrıcalıktır.
Murathan KILIÇ
Bayram Abi yazını müthiş bir keyifle okudum ve doktor arkadaşınızın anlattıklarını zihnimde canlandırdım, meleketimin insanın yapısını da bildiğim için anlatılanların doğruluğunu onayladım ve çok keyif aldım kaleme aldığınız yazıdan farklı şehirlerde yaşayıp Trabzonluyum demenin gururunu bir kez daha yaşadım, kaleminize yüreğinize sağlık. Trabzonlu olmak çok büyük ayrıcalıktır sonuna kadar katılıyorumç
02 Eylül 2010 Perşembe Saat 11:43
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
ŞAİRLERİMİZ
SİTE ANKET
Köyümüzün Öncelikli en önemli sorunu sizce nedir?
Yollar
Cenaze Morgu
Çöp
Kanalizasyon
Şadırvan ve Ortak Tuvaletler
Künye . Reklam . İletişim . RSS   Copyright © 2025 Yeşilalan(Holaysa) Köyü Tanıtım Sitesi
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım & Tasarım : Mahmut ÖZDEMİR