Kimliğine dini İslam yazan, bende Müslümanım diyen bay, bayan, zengin fakir, okumuş, okumamış, mevki, makam, şan, şöhret sahibi kim olursa olsun, hasis, kıskanç ve kindar olamaz.
40 yıldır siyasetin içindeyim. Siyasetin ön ve arka yüzünü az çok bilirim. Siyasetin ön yüzüne bakıldığında bir takım partiler halkın önüne sağcı, solcu, muhafazakâr, milliyetçi gibi farklı fikirlerle çıkarak seçmenleri kendi partilerine doğru etkilemek isterler.
Anlatmak istediğim meseleyi teferruatlara boğmadan açıklık getirmek istiyorum. Gerçek manada dünyada hüküm süren iki görüş vardır. Birincisi, hiçbir şart altında değişmeyen her zaman tazeliğini koruyan hakkı üstün tutan ilahi kaynaklı görüş. İkincisi, beşer tarafından bozulmuş veya kendilerince uydurulmuş zulmü. Çıkarı, menfaati, imtiyazı, çoğunluğu ve kuvveti üstün tutan batıl görüştür.
Tarih boyunca insanlık bu iki görüş etrafında kümelenerek birbirini alt etmek ve sömürmek için savaşmışladır, halende savaşmaktadırlar. Batıl görüşü benimseyen insanlar, hakkı üstün tutan sistemi yıkmak için, sonu izm’li biten, kapitalizm, komünizm, faşizm sosyalizm, liberalizm gibi, birçok sistemler kurmuşlardır. Üzülerek ifade edelim ki bu ve benzeri sistemleri Müslümanların ekseriyeti benimsemiştir. Bu benimsemeye de nefsi birçok fetvalar ve mazeretlerde uydurmuşlardır.
Ülkemizde ve İslam coğrafyasındaki dağınıklığın, zulmün, geri kalmışlığın, terörün, ahlaksızlığın, edepsizliğin, rezaletin fuhşun, anarşinin, hırsızlığın, yolsuzluğun, sarhoşluğun, trafik canavarlığının, magandacılığın, mafyanın, kap kaçakçılığın, rüşvetin ve her türlü sömürülmenin ana sebebi Hakkı üstün tutan Kur’an nizamından, Sünnet yolundan ayrılarak izmlerin kuyruğuna takılmamızdandır
Ülkenin huzur ve barışın bozulmasına, siyasetçilerin ağır hakaretlerle yaptıkları yıkıcı eleştirilerin, belgesiz ve fütursuz konuşmaların, ülkenin çözüm bekleyen meseleleri hakkında birlikte hareket edememelerinin arka planında insanlara dayatılan izm’li sistemler sebeptir. Bu bozuk sistemlerden kurutulup, Hakkı ütün tutan sisteme geçilmedikçe, ülkemizde ve İslam dünyasında hiçbir zaman huzur ve barış olmayacaktır.
Batıl görüşü üstün tutan şer güçler, Osmanlının yıkılışından sonra, İslam coğrafyasını, adil olmayan yer altı ve yer üstü kaynaklarının dağılımıyla, bölgede yaşayan insanların farklı etnik, mezhep ve inanç anlayışlarını birbirlerini içine sokarak yaptıkları uyumsuz bir parselasyonla İslam dünyasını her an bir iç çatışmaya hazır hale getirmişlerdir.
Kontrolü bir şekilde bağımsızlıklarına müsaade edilen halkı Müslüman olan ülkelerin farkı yönetim şekilleriyle her hangi bir zorluk veya düşman karşısında olması muhtemel birlikteliklerini de bozmuşlardır. Bugün halkı Müslüman olan 65 bağımsız devletten kimisi Amerika, Rusya, Cin ve Avrupa devletleriyle siyasi ilişkiler içindedirler. Herhangi bir İslam ülkesinde bir istikrarsızlık iç harp çıkarsa İslam ülkeleri bir araya gelip bu zulme engel olamıyorlar. Ülkelerden bir Rusya’nın tarafı ise Amerika akan kanın durmasına engel olmuyor.
Meselenin anlaşılması için en canlı misal Suriye’dir. Siyonist İsrail; Suriye’nin Yönetimine İslam görüşlü kimselerin gelmesinden Beşar Esat’ın kalmasını açıkça ifade etmektedirler. Amerika’da İsrail’in bu fikrine karşı gelmediğinden Suriye Rejimine müdahale etmek istemiyor. Rusya, ,Mısır, Libya ve Tunus’taki rejimlerinin değişimine müdahil olmadığıma pişmanım. Suriye ve İran’a konusunda yapılacak her türlü operasyonlarda tarafsız kalmayacağını açıkça söylüyor.
Batıl görüşü üstün tutan dünün ve bugünün haçlıları ile birlikte hareket eden Siyonistlerin hedefinde Hakkı üstün tutan Müslümanların etnik ve mezhep farklılığı gözetmeksizin hepsine birden farklı senaryolarla saldırmakta kardeşi kardeşe kırdırmaktadırlar. Bu çirkin ve iğrenç fitnelerle İslam diniyle Kur’an ve sünnetle harp etmektedirler. Üzülerek ifade edelim ki, bu ahlaksız planlara bilerek veya bilmeyerek Müslüman ülkelerde alet olmaktadırlar.
Siyasetin arka palanını bilmeden siyaset yapanlar, hiç olmazsa siyasetin görünen tarafını takip ederek siyaset yapsınlar ki, rezil olmasınlar. Suriye konusunda Sayın Başbakanı eleştirenler kendileri kimlerle aynı safta olduklarını veya bilmeden aynı saffa düştüklerine anlayabildiler mi? Amerika başkanı Obama “Suriye’ye müdahil olamayız.” İsrail, “İslamcılar geleceğine Esat kalsın” demeleri sizlere bir şey çağrıştırmıyor mu?
Sayın Başbakan Erdoğan sizce kimden yana, görünen o ki, Başbakan kanın durmasından ve Adaletten yana. Sayın Başbakan’ın hiç hayrı olmamış gibi, her konuda eleştiren sizler, kanın durmasını istemeyen adaletsizlerden yana taraf olduğunuzu anlayamayacak kadar hasis, kindar ve kıskanç olmamalısınız. Erdoğan, Obama’nın çizgisine yaklaştığı yorumları için “Ben 40 yıl oldu siyasette aynı çizgideyim, hiç değişmedim.” Bu ikrar sizlere yetmiyor mu? Siyasetinizi bu cümlenin üzerine bina edemeyecek kadar hissiyatlarınızın tesirinde kalmamalısınız.
Düne göre ülkemizde ve İslam coğrafyasında olumlu gelişmeler oluyor. Milli gelirin artışı, sanayileşme de dışa bağımlılığımız azalması, İMF’ ye olan borcun bitirilmesi, demokratikleşme ve özgürleşme yönünde iyi adımlar atılması Enflasyon ve faiz oranlarının düşürülmesi, para değerinin korunması.
Dünyada yaşanan ekonomik krizin ülkemizden teğet geçmesi, İmam hatiplilere engel olan, katsayı adaletsizliğinin giderilmesi, Kur’an kurslarının açılması ve yaş sınırının kaldırılması, Kur’an Kerimin ve Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) hayatının sivil ve askeri okular da seçmeli ders olarak okutulması, başörtüsünün kısmen hal edilmesi.
Ülkenin siyasi sosyal ve ekonomik yönüne olumsuz bir şekilde etkileyen dış destekli PKK terörünü bitirmek için risk alınması bu yönde ileri adımlar atılması, ülkemizin dünyaya tanıtılması gibi ve benzeri, olumlu icraatların yanında bazı olumsuz işlerde olmaktadır.
İdamın kaldırılması, zinaya cezai müeyyidenin olmaması, içki, kumar, insan edep ve onuruna yakışmayan aleni ahlaksızlıkların demokrasi ve özgürlük adına işlenmesi, bu gibi olumsuzluklar sadece AK Partisi hükümetinin ürünü değil, tüm siyasi partilerin ortak ürünü olduğu unutulmamalıdır.
İdam cezasının kaldırılması için siyasi partilerin nasıl manevralar yaptıklarını, zina ile alakalı cezanın Anayasanın 10. Maddesine uygun olmadığı gerekçesi Anayasa mahkemesi tarafından kaldırıldığı ve yerine cezai müeyyidenin konulmamasına ANA-SOL-M koalisyon hükümeti ile AK Partisi hükümeti suç ortağıdırlar.
Siyasetin ön yüzünü okumaktan aciz bazı siyasetçiler, Amerika Birleşik devletlerinin, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanını ilk defa askeri törenle karşılanmasını, hazmedemeyen hasisler siyaset meydanından çekilmelidirler. Bu şekilde ki bir karşılamanın altında başka şeyler aramak fitneciliktir. Böyle bir karşılama Türkiye’nin önemini ve büyüklüğünü gösterdiği için takdir edilmelidir. Ülkemizin Başbakanlık görevlerinde kimi Başbakanlarımız, Amerikan başkanlarının karşısında nasıl durduklarını batılıların onlara nasıl muamelede bulunduklarını unutmuş değiliz.
Bu makalemizi okuyanlar ön yargılarıyla bizleri yargılamasınlar. Bu makalemizin özünde AK Partisine karşı etkili bir muhalefetin nasıl yapılacağının yolunu gösteriyorum. Dolayısıyla AK Partisi hükümetini de eleştiriyorum.
Merhum Erbakan Hocaya yaptığınız muhalefeti bu millet unutmağı için AK Partisini iktidara taşımıştır. Benzer muhalefeti Sayın R. Erdoğan’a yaptığınızdan dolayı, biliniz ki AK Partisi iktidardan düşmeyecektir. Merhum Hocaya yapılan acımasız muhalefeti unutmuşçasına, dünün ve bugünün milli görüş muhalifleri ile aynı safta görünmeye çalışanlar akıllarına başlarına alarak siyaset yapmalıdırlar.
Hasis düşüncelerle kin, kıskançlık ve siyasi intikam duygularıyla muhalefet yapıldığı surece AK Partisinin seçilme ve birinci olmama gibi bir endişesi olmayacaktır. Yeni anayasa yapmak ülkenin ihtiyacıdır. Bu ihtiyaca cevap vermeyen siyasiler sandıkta mahcup olacaklardır. Barış surecine katkı sağlamayan, olur olmaz her yapılan işe muhalefet yapmak için meclis kürsüsüne çıkıp konuşan CHP ve MHP nin bazı sözcülerinden millet rahatsız oluyor.
Evet, sayın beyler, hasis, kıskanç ve kindar olmadan, eğri ile doğru arasındaki farkı görerek, dünün ve bugünün şartlarını mukayese ederek, muhalefet yapın ki, millet sizlere teveccüh etsin. Bir sonraki makalemizde önümüzdeki seçimlerle alakalı fikir ve düşüncelerimi yazmaya çalışacağım dileyen istifade edebilir. Yüce Allah akıbetimizi hayır eylesin.