Yazı Boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Alaettin KÖKSAL
e.koksal@hotmail.com
Kar, Soğuk, Sicak Yüce Allah'ın Ordularındandır
07 Şubat 2012 Salı Saat 20:52

Makalemize Yüce Allah’ın şu ayetiyle başlayalım...

"Bütün göklerin ve yerin orduları Allah’ındır”(Fetih suresi 4–7)
Düşüncesiz, fikirsiz, ufuksuz, amelsiz, izansız, şuursuz, imansız veya iman zaafiyetiyle nefsine mağlup, insanlar Yüce Allah’ın gücü karşısında ne kadar aciz olduklarını düşünebiliyorlar mı? Yüce Allah merhameti gereği insanlar dünyada rahat yaşasınlar imtihanlarını kolay versinler diyerek mevsimleri insanlara eziyet vermeyecek şekilde yaratmıştır. Şımararak kulluk dairesi dışına çıkan insanları da merhameti gereği, mevsimleri normal dengeleri üzerinde ve altında bir soğuklukla ve sıcaklıkla kullarını uyarmaktadır.

Bu uyarıları anlayanlar Yüce Allah’ın gücüne inanarak hayatları boyunca bozmayacakları bir tövbe ile Yaradan’a teslim olurlar. Allah’ın gücüne şahit oldukları halde inkâr edenler, zor anda şöyle derler. “ O inkârcıları karabulutlar gibi dalgalar sardığı vakit, dini Allah’a halis kılarak (tam bir ihlas ile) O’na yalvarırlar, dua ederler. Vakta ki, ( Allah denizden) onları karaya çıkarır, içlerinden doğru giden de bulunur,( diğerleri ise, inkârlarına devam ederler). Ayetlerimizi ancak gaddar nankör olanlar inkâr eder” ( Lokman 32)


Soğuktan, kavurucu sıcaktan, kıtlıktan, bulaşıcı hastalıktan, selden, fırtınadan, zelzeleden, zehirli haşerelerin istilasından, susuzluktan, insan aklına gelemeyecek diğer bütün afetlerden insanları kim kurtarabilir? Bu gibi ve benzer afetlere karşı insanın maddi gücü yeterli olabilir mi?.

Yüce Allah’ın ordularından olan, kar ve soğuk ordusunu ele alırsak, Türkiye’de veya dünyada üst üste, 10 gün kar yağsa, arkasından, 20 gün eksi 30 derecenin altında bir soğuk olursa dünyada hayat diye bir şey kalır mı?

Yüce Allah’ın gücüne inanmayanlar, bütün imkânlarını seferber etseler kapanan yoları açabilirler mi? Donan suları ısıtabilirler mi? elektrik üretebilirler mi?

Hastalarını ambülanslarla taşıyabilirler mi? Hasta hanelerde ameliyat yaptırabilirler mi?

Gazetelerini basabilirler mi? Televizyonlarından yayın yapabilirler mi? Uçaklarını kaldırabilirler mi? Tanklarını gemilerini yürütebilirler mi?

Füzelerine, atom bombalarını, kimyasal silahlarını patlatabilirler mi? Un fabrikaları ve diğer fabrikaları çalıştırabilirler mi.?

Un, su olmayınca fırınlar ekmek yapabilir mi? milyarlarca dolarları olanlar açlıklarını gidermek için bir ekmek alabilir misiniz? Fakirlik, zenginlik diye bir şey olur mu.?

Hiçbir kuvveti olmayan bu nankör inkârcı insanlar, Müslümanların gözünün içine baka baka, Yüce Allah’ın sonsuz merhametini istismar ederlerken, kendilerini sağcı, solcu, milliyetçi, muhafazakâr olarak adlandıran sözde Müslümanlar, bu inkârcı istismarcıların himayesine sığınmaları ne kadar acı verici oluğunu düşünebiliyorlar mı?

Âlemlerin Rabbi (terbiyecisi) olan Allah’ımız bakın bizlere nasıl müjdeler ve kolaylıklar ihsan ediyor.

Onlar, burada, mağlup edilecek farklı hiziplerden meydana gelmiş ve bozguna uğramış, bozuk düzen bir ordu gibidir.”(Sad 11)


“ …Allah’ın izniyle nice az topluluklar, daha bir çok topluluğa üstün gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara 249)


“ Eğer Allah size yardım ederse size galip gelecek yoktur. Eğer size yardımı terk ederse, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Müminler sadece Allah’a güvenip tevekkül etmelidir ( Ali İmran 160)


“ Her nefis ölümü tadacaktır. …Dünya hayatı aldatıcı menfaatten başka bir şey değildir. (Ali İmran 185)

“ Kur’anda ki her haberin tahakkuk edeceği muayyen bir zamanı var. Artık yakında öğrenirsiniz” (En’am 67)


“ Her ümmet için takdir edilen bir ecel vakti var. Müddetleri gelince bir an geri kalmazlar ve öne de geçmezler.” (Araf 34)


Bu ayetleri ve bir bütün olarak Kur’anı anlayarak ve inanarak okuyan bir Müslüman, yaratılmışlardan değil sadece yüce Allah’tan korkar. İşin esası böyle olunca inanmış bir insan, Yüce Allah’ın tarafına olmayıp da, beşerin uydurduklarının tarafında olması mümkün değildir.

Mümin dünyayı elinde tutan kalbine koymayan sadece Allah’a kul olma bilinciyle hareket etmelidir. Yüce Allah’a teslim olmuş bir mümin, takdirden değil, meşru olan her türlü tedbiri almaktan sorumlu olduğunu bilir ve inanırsa, o insan zaman-zaman mağlup gibi görünse de, aslına bakılırsa, o her zaman galiptir.

Yüce Allah’ azameti ve gücü karşısında bu kadar aciz kalan insanoğlunun, alçakça isyan ve inkâr ederek, hayvandan daha aşağı bir seviyeye düşmesi ne kadar korkunç bir iş olduğunu, ancak Allah’tan hakkıyla korkan akıl sahipleri anlar.

Müslüman Kur’ana ve sünnet sarılmalıdır. Allah’a inandığını söyleyen insanlar, hakkıyla Kuranın emirlerine riayet etmiyorlarsa, Hz. Peygamberin sünnetine uymuyorlarsa, yukarda yazdığımız lokman suresinin 32. Ayetini bir daha okuyarak kendilerini hesaba çeksinler. Hem inanıyorum, hem yapmıyorum diyerek, beşer aklının ürettiği fikirlerin arkasında koşanlar, biz ne yapıyoruz, nereye doğru kimlerin arkasından koşuyoruz, suallerine cevap arasınlar. Yarın geç kalabilirler.




Bu makale toplam 4949 defa okundu.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
ŞAİRLERİMİZ
SİTE ANKET
Köyümüzün Öncelikli en önemli sorunu sizce nedir?
Yollar
Cenaze Morgu
Çöp
Kanalizasyon
Şadırvan ve Ortak Tuvaletler
Künye . Reklam . İletişim . RSS   Copyright © 2025 Yeşilalan(Holaysa) Köyü Tanıtım Sitesi
Sitemizdeki yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Yazılım & Tasarım : Mahmut ÖZDEMİR