Zaman hızla akıyor, ömür sermayesi tükeniyor. Günleri “dün” eyledikçe, sayılı günlerimiz azalıyor. Yılları eskittikçe, hesap gününe biraz daha yaklaşıyoruz. Bilindiği gibi, her milletin kendisine has birtakım dini ve milli bayramları ve bu bayramlara has etkinlikleri ve kutlama usulleri vardır. Trabzon ve ilçelerinde de düşman işgallerinden kurtuluşumuzla ilgili çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu etkinlikler arasında Trabzon Belediyesi ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü tarafından Geçtiğimiz pazara günü (17-02/2013) geleneksel olarak düzenlenen "Satranç ve Masa Tenisi Turnuvası" yapıldı. Turnuvaya katılım bihayli fazla idi. Ben denizde masa tenisi turnuvasına iştirak ederek Veteranlar bölümünde mücadele ettim. (Laf aramızda ilk katılmam nedeniylede Trabzon 4. oldum) size ne turnuvaya katılmamı nede derecimi anlatmak için bu yazıyı yazıyorum.
Maalesef toplumumuzda kanayan bir yaradan ve beni derinden üzen bir olaydan bahsedeceğim. Düzenlenen bu güzel turnuvada emeği geçen kişi ve kurumlara öncelikle teşekkür ediyorum. Lakin bizlere dinini muhafaza, vatanını müdafaa ve namusunu korumak için kanları ve canlarını vererek vatanı emanet eden dedelerimizi ninelerimizi kısacası şehitlerimizi anmak ve onları unutmadığımızı teyit etmek maksadıyla kişilere izler bıraka bilmek için düzenlenen bu etkinliklerde Fatiha okuyacak namaz kılıp dua edilecek bir yerin ayarlanmaması “ Kasıt yoksa” büyük bir ihmalkârlıktır. Kılınacak yer olarak ayarlanan yerin Merdiven boşluğunda ve paspaslar üzerinde üstelik tuvaletlerin karşısında ayrılması Müslümanları ve namaz kılanları aşağılayan bir durum olmuştur. Bu durumun koskoca binada bir mescidin olmadığının göstergesidir. Yetkililere soruyorum Hadi mescidiniz yok geçici olarak bir odayı damı namaz kılma yeri olarak ayarlayamadınız. Nasrettin hocanın dediği gibi “ağaçtan düşenin halinden Dr. değil ağaçtan düşen anlar”
Evet değerli dostlar Olaylar sadece bunlarla sınırlı değil. İşgalden kurtuluşun kutlamalarından bahsediyorduk; Of İlçemiz 95. yıl önce Düşman işgalinden kurtuluşunu kutlamak için, İlçemizde ve İstanbul'da bulunan dernekler tarafından kutlamalar gerçekleştirilmeye hazırlanılıyorlar. Vatanımızı kurtaran şehitlere minnet borcumuzu ödemek için taa İstanbullara horon tepmeye gidilecek. Çalkılar çalınıp eğlenceler düzenlenecek. Kurtuluş için oynamayı biraz anlarım da şehitleri neden işin içerisine katarlar anlamış değilim. Kardeşim oynarmısın çalkımı çalarsın bilmem ama şehitlerin anılmasını nasıl yapılacağını bırak da işin ehli olanlar yapsın sende uy. Nereye bakarsan bak inancı ve inanma derdi olmayanlar salyalarını her platformda akıtıyorlar.
Geçenlerde Ankara’dan Kırşehir’e otobüsle seyahatim oldu. Akşam namazının vakti geçiyordu Şoföre namaz kılmak istediğimi söyledim kendileri bizim böyle bir uygulamamız yoktur namaz için bu kadar insanı bekletemeyiz gibi cüretkar laflar söylemeye başladı. Oysaki otobüste dış görünüş olarak mütedeyyin insanların daha çok olduğu görülüyordu; kimse ne sesini çıkartı nede namaz kılma ihtiyacı hissetti. Lakin aradan onbeş dakika geçti şoförün kulağına tuvalet ihtiyacım olduğunu söyledim ve bir benzinlikte beni 5 dakika bekledi. Benim tuvalet ihtiyacım yoktu abdestim vardı o ara hemen namazımı kıldım. Maalesef öyle anlaşılıyor ki tuvalet ve sigara içme ihtiyacı namaz ihtiyacından daha fazla önemsenmektedir. Bunları gördükçe Mü’minûn, 115 süresi aklıma geliyor. “Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?”
Son olarak şunu söylemek istiyorum Ey gaflet uykusuna dalmış, kendini tanımaz hale gelmiş Müslüman!
Ne zaman uyanacaksın!
Ne zaman kendine gelip küfrün oyunlarını tanıyacak, kendi öz benliğine dönecek ve öz değerlerine sahip çıkacaksın.
Hala bu derin uykudan uyanıp kendine gelme zamanı gelmedi mi? Hala bu çağdaş cahiliyenin cehaletine ve bu çılgın arzuların rezaletine dur demenin zamanı gelmedi mi? Sayın başbakan “Muhafazakâr, dindar bir nesil yetiştirmek istiyoruz” demesine rağmen namaz kılanlara tahammülleri olmayan cenahla ne kadar gerçekleşir varın sizler düşünün. Vesselam.