![]() Budamı Olacaktı! Neyle Namaz
![]() 03 Aralık 2011 Cumartesi Saat 09:23
![]()
Köyümüzün;Yayla Mahallesi (Nemarina) Camii İmam Hatip’i İshak Okutan’ın kaleme aldığı “Budamı olacaktı!Neyle Namaz”adlı makaleyi yayınlıyoruz
Değerli Gönül Dostlarım; Şhow Tv Saba Tümer in Proğramında , Sorulan ; Ney sesiyle namaz kıla bilirmiyim ?sorusuna Nuri Öztürk: Ben ce sakıncası yok ! diye cevap verdi Türkçe okuyarak namaz dan sonra bu ney olayından dolayı vede sözde bir karadeniz fıkrası , Namazda konuşmak olmaz ama ben o arsayı sol tarafıma olan kişiye sattım gibi saçma sözler. (Tüm Müslümanlardan ve tasvip etmeyen karadenizlilerden özürdilemesi gerekir) Ehli sünnet e göre uygulama kaynaklarıyla paylaşma zorunlu oldu Peygamberimiz de namazlarında Kur’ân dilini kullanmıştır. O zamanlarda da Selman-ı Farisi, Bilal-ı Habeşi gibi aslen Arap olmayan sahabiler de namazlarını Kur’ân diliyle kılıyorlardı. Yine o dönemde İran ve Bizans gibi büyük imparatorlukların halkının büyük bir kısmı Müslüman olduğu halde, onlar da namazlarını Kur’ân diliyle kıldılar. Hz. Osman zamanında Kıptiler ve çok az da olsa bazı Türk kabileleri de Müslüman olmuştu. Onlar da aynı şekilde namazlarını kıldılar. Dokuzuncu asırdan itibaren Türkler bütünüyle İslamı seçtiler, konuşmalarında ve yazışmalarında Türkçe’yi kullandılar, ama namaz kıraatinde Kur’ân dilini kullandılar. Daha sonraki yıllarda bin seneyi bulan Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de Türkler namazlardaki duaları kendi dilleriyle değil de, Arapça olarak okudular. O zamanlarda da Türklerin ve diğer Arap olmayan milletlerin büyük çoğunluğu okudukları surelerin, ayetlerin ve duaların anlamını bilmiyorlardı. Ama onlar bu konuda ne zorlandılar, ne da akıllarına böyle bir değişik düşünce geldi. Cumhuriyetin kurulmasıyla yapılan inkılaplar arasında harf ve dil devrimi
gerçekleşince, o dönemin idarecileri Türkçe ezan, Türkçe hutbe okumayı ve
Türkçe namaz kılmayı kanun zoruyla ve baskıyla uygulamaya başladılar. Hatta
1932-1950 yılları arasında ezanı “Allahü Ekber” yerine, “Tanrı Uludur” şeklinde
Türkçe olarak okuttular. Elbise değiştirilebilir, fakat deri ve cilt değiştirilemez. Değiştirilirse vücut zarar görür, kişi ölüme gider. Bunun için namazdaki surelerin yerine Türkçeleri okunamaz, okunması mümkün değildir. Okunursa ibadet hayatı ve namazı bir anlam taşımaz. Üç kuruşluk geçici bir dünya işi bugün insanlar Çince, Japonca ve Rusça gibi dilleri öğrenmekten üşenmiyorlar da, ebedi hayatın bir vesilesi olan namaz gibi bir ibadetin dilini, o da kısa birkaç sureyi öğrenmek için üşenmek nasıl haklı bir gerekçe taşıyabilir ki… Fatiha, İhlas, Kevser gibi namazda okuduğunuz surelerin manasını öğrenirseniz,
namaz kılarken anlamlarını düşünürsünüz. Yoksa kendi keyfinize ve ayakları havada
kalan bazı gerekçelerle dinin ibadet dilini değiştiremezsiniz. “Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun”1 buyurulurken, Sevgili Peygamberimiz de
namaz kılmayı iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kılmayı tarif ederken “… sonra Kur’an’dan
ezberinde bulunanlardan kolayına geleni oku.” buyurmuştur.2 İmam Azam Ebu Hanife’ye göre Namaz kılanın Kur’an’ı Kerim’i yüzünden okuyarak namaz kılması, namazını bozar.
Ebu hanife’nin bir başka delili: |